8 Eki 2015

bana bi doktor

Kendimi kapalı bir kutunun içine tıkıp o kutuyu yakmak istiyorum. Ama küllerimi nasıl yok edeceğimi bilemiyorum. "Canım yanıyor" cümlesine gerçek anlam giydirmek istiyorum. Merhem sürülse dahi fayda etmeyecek yaralardan bıktım. Yaraların bütün vücudumu ve ruhumu sarıp artık acıtmayacak hale gelmesini istiyorum. Öldürmelerini istiyorum. İçimi, dışımı, bedenimi, ruhumu. Ufak bir yaradan dolayı acıdan gebermek yerine, büyükçe yaralar alıp gerçekten gebermek istiyorum.
Aslında benim, baba, istediğim çok şey vardı. Ama hayat istediğim her şeyin olamayacağını gösterdi bana. Yüzüme vura vura, ite kalka, acıta acıta öğretti ne numarası varsa. Anladıkça daha da fazla anlatamaz oldum. Daha doğrusu anlattıkça anlaşılamamaktan yorulduğum için, anlatmayı bıraktım. Sonra anlamaya devam ettim, bu yüzden sigaraya başladım. Aşık olmaya devam ettim. Güzel adamlar sevdim, sevilmedikçe sigarayı artırdım. Mutlaka bir şeylere bağımlı olmalıydım. Hayata asalak devam eder oldum. O adam olmadı bu adama bağlandım, o da olmadı başka biri. İnsanlardan ümidi kestikçe sigaraya kelepçelendim. O beni hiç bırakmamıştı. Hiç yalnız bırakmamıştı ruhumu. Sonra onun da, cebimde param oldukça yanımda olduğunu anladım.
"Her tuttuğum dal benim elimde mi kalacak lan bu hayatta?" der oldum, her nefesten sonra.
Düşündüm anladıklarımı. Ağlamadım. Bağırmadım. Anlatmadım.
Sustum. Hep sustum ve düşündüm. Düşündükçe aklımı yitirdiğimi farkettim. Uzun bir süre bunu düşündüm. -Hala düşünüyor olduğumu farkettim şimdi.-
Delirmeye başlıyorum baba. Yaralarımı anladıkça onları düşünüyorum. Düşündükçe deliriyorum.
Çek kopar kafamdan beynimi baba.
Düşünmek istemiyorum.
Ben gebermek istiyorum.

Öldür beni, baba!
(HarfEtkisi)

24 Eyl 2015

"Sâhiden, bugün bayram mı?"

Bugün bayram-mış sizler de duydunuz mu? Bugün güzel bir gün-müş buna da kulak misafiri oldunuz mu?
Sâhi bayramı bayram olmayanlar ne yapsın bugün ? Babaları vatanı korurken şehit düşen o evlatlar ne yapsın bugün ?
Rengarenk bayramlık elbiseler alıp, ışıklı ayakkabılarla takım yapacak bir babaları yok artık. Sabah uyandıklarında bayram namazı dönüşü koşarak sarılıp kapıda karşılayacakları, ellerini öpecekleri bir babaları yok. Mangal başında "ooh etin de en lezzetli yerini oğlum/kızım yiyecek" diyecek bir babaları yok. "Evladım yeter bu kadar şeker yedigin bak alerji olacaksın sonra üzüleceğim." diyecek bir babaları yok.
Ve en acısı da, bayram ziyaretlerinde babalarının ellerinden tutmuş çocukları görecekler ya işte o zaman söz bitecek, işte o zaman suskunluk başlayacak ve arkasından gözyaşı... O boşluk, o yarım kalmışlık ve o suskunluk hiçbir zaman bitmeyecek... "Babam, bayramın mübârek olsun." denilemeyecek...
Sâhiden, bugün bayram mı? Benim bu soruya verecek mantıklı bir cevabım yok...
O çocukların yerine kendimi koyuyorum ve bu bayram benim için de bayram yok!

"koyu_yorum'dan..."



9 Haz 2014

Beni Anlamayışına...


Sana bir uygarlığı getirdim; anlamadın
Yavuz kahramanları, şiirin burçlarını
Ayak ucuna koydum gecenin saçlarını
Urganmış boynumda taşıdığın gerdanlık
Sana hükümdarlığı getirdim; anlamadın

Sevda suya karışır, sızar kan dağlarına
Köpüren yüreğimde zıpkınlanır umutlar
Yüzün tunç gibi çöker ülkemin bağlarına
Irmaklar bilmediğin kadar hülyalı akar
Her vadi bir yanıyla senin yüzüne bakar
Bir yanında münzevi hıçkıran Leyla kuşu
Sen henüz tanımadın sevda denen yokuşu
Sen henüz yorulmadın yokuşta devler gibi
Yıkılmak üzre olan çaresiz evler gibi
Sen henüz vurulmadın uçarken göklerinde
Sen henüz bir oltaya takılmadan derinde
Karalar bağlamadın; beni anlayamazsın
O kalp sende oldukça gülüm, ağlayamazsın

Seni bir yıldız gibi koyacağım göklere
Her gece ışığını ruhumdan alacaksın
Aldanma gururunu okşayan çiçeklere
En güzel güllerini ruhumla alacaksın

Kopacak sanıyorsun bu ip ince yerinden
Bu ipin her çizgisi yaralı bir dev gibi
İnecek sanıyorsun bu bayrak gönderinden
Bu sevda tükenecek sönen bir alev gibi

Sen hala anlamadın sevginin en hasını
Sen hala çözemedin ırmağın dünyasını
O, coşkun bir denizin sularına yürürken
Sen hasta bir çeşmeden doldurmuşsun tasını
Gittiği her iklime sevdanı götürürken
Gözyaşı çukuruna gömmüşsün deltasını

Henüz bir tokat gibi inmedi yüzüne aşk
Kalbine çivilerle gömülmedi ayrılık
Görmedin bir arslanın can çekişen resmini
Yalnızlık kitabında okumadın ismini
Bir takvim yaprağında yanmadı bakışların
Dökülen tüylerine tutunmadın kuşların
Karanlık köşelerde acı acı gülmedin
Sen henüz kovulduğun kapılarda ölmedin
O Celali uykudan uyanmadın, uyanma
Düşlerimin rengine boyanmadın, boyanma

Bir kuş gibi çırpınan kalbimin kafesine
Bir avuç yem bıraksan ölür müsün, a gülüm
Feryadı kayaları parçalayan sesine
Ömür boyu yabancı kalır mısın, a gülüm
Sen henüz bir zindanın küflü duvarlarına
Çarpmadın gözyaşıyla boğulan gözlerini
Sen henüz diken diken saplamadın göğsüne
Dudağında kuruyup dağılan sözlerini
Sen henüz dokunmadın yalnızlığa kan gibi
Acıyı kaynatmadın içinde volkan gibi
Karalar bağlamadın beni anlayamazsın
O kalp sende oldukça gülüm, ağlayamazsın
Nurullah Genç


11 May 2014

Kopar gider içimden aşk, Varsın bu da yarım kalsın.

Kopar gider içimden aşk,
Tutamam ellerim ateş
Sabahımız yok sevdiğim
Doğmaz artık bize güneş.

Varsın bu da yarım kalsın
Sazım dertli dertli çalsın
Sen içini ferah eyle
Gözün arkada kalmasın.

27 Oca 2014

---

Hava soğuk.
Tak kulaklıkları.
Dışarı çık.
Üşü.
Yürü.
Daha çok üşü.
Daha çok yürü.
Üşüdükçe yürü.
Yürüdükçe, düşün.
Olmak istediğin kişiyi düşün.
Olduğun kişiyi düşün.
Sahip olduklarını düşün.
Senin olmayanları düşün.
Sevdiklerini, sevmediklerini düşün.
Kazandıklarını, kaybettiklerini düşün.
Söylediğin, söylenen yalanları düşün.
Seni terk edenleri, terk ettiklerini düşün.
Artık hayalini kurmadığın o hayatı düşün.
Ne kadar kolay vazgeçtiğini düşün.
Bir daha kimseyi sevemeyeceğini düşün.
Saatlerce düşün ama hiçbir şey düşünmediğini fark et.
Eve dön.Aynaya bak.
Sol gözün kızarmış.
Demek ki ağlamak istemişsin farkında olmadan.
Ne zaman ağlamak istesen, sol gözün kızarır çünkü.
Aç sıcak suyu, gir altına.
Soğuktan donan vücudun sıcak suyun altında uyuşsun.
Kemiklerin sızlasın.
Acıya aldırma.
Düşün.
Yeniden düşün.
Ardından el salladığın otobüsleri düşün.
İnsanları düşün.İhanetleri düşün.
Bir zamanlar hayallerin olduğunu düşün.
Bir zamanlar mutlu olduğunu düşün.
Mutluluğun nasıl bir his olduğunu unuttuğunu düşün.
O adamı düşün.
O adama asla sarılamayacağını düşün.
Şimdi çık sıcak suyun altından.
Çık ve yaşa.
Ve yaşadığın bu şeye ‘hayat’ de.
Hep aynı şarkı çalsın kulaklarında.
Hep aynı yerden yansın canın.
Ama sen yine de hep, ‘hayat’ de.
Çünkü hayat, güzel rüyalarından haricinde kalan acımtrak zaman dilimi.

Çünkü hayat, hayat işte.
Çünkü hayat, hep böyle.

(Kendinikitaplardabulan.blogspot.com)


...

Ne güzelsin sen, ellerin, parmakların ne güzeller, ince ince, uzun uzun dokunulası. Dudakların ne güzel, ağzından çıkan şu sigaranın dumanı ne güzel kokuyor. Sen ne güzel kokuyorsun. Güzelliğinin bedeli olabilir miyim?

(Yağmur Adam)



...

Yalnızlığına iyi bak, sahip çık... Kaç kişinin emeği var onda kim bilir...

Oğuz Atay



4 Oca 2014

Babamın küçük kızıydım ben.Elinden tutup bakkala götürdüğü, şeker alıp mutlu ettiği küçük kızı. Küçücük bir kızdım ben kanayan dizleri olan, pembe pembe elbiseler içinde saçı iki yana örülüp prenses ilan edilen. Yetmedi bana bu mutluluk büyümek istedim. Ve bir gün geldi büyüdüm. Babam artık elimden tutmuyor, şekerle alınacak bir gönlüm bile yok. İnsan kanayan dizlerini özler mi? Ben özledim...

(Alıntı)


4 Ara 2013

Neyim Ben?

Sanıyorum ki problem bende. Ne olduğunu henüz tespit edemediğim bir şey, kanser gibi yapışmış ruhuma. Çevremdekilere sorsam büyük bir ihtimalle; "Problem sende değil." diyecekler. Sevineceğim. "Ne güzel, bütün bunların bir sebebi var fakat bende değil o" diye sevineceğim içimden. Mimiklerimin ağzında bakla ıslanmaz benim, yine her şeyi yansıttıkları için öfkeleneceğim onlara.

"Ah! Problem sende değil, problem sensin." diye bir cümle bozuntusu işitiyor kulaklarım. Ve yine her zamanki şey...
'Bankaların hesap işletim ücreti gibi kazıkladım beklentilerimi.'
'Hayal zamanda, küçük mutluluk patikaları bile olan vilayetimde, yıkıldı beldelerim.

'Çekirdekten yetişme pesimist'tim fakat bir anlık da olsa sıfırın sağ tarafını düşünebilmiştim. Ama cam vazo gibi paramparça olan hayallerimle birlikte, pozitiflik çiçeklerim soldu YİNE!
Demek ki pesimistlik benim doğuştan bir donanımım değil. İnsanların suçu demek ki. Beynimin yüzde doksanının, sıfırın sol tarafına çalıştığı doğru, ama yazdığım gibi, bu benim suçum değil. Bu insanların suçu. Çocukluğumun katili zaman ve mutluluğumunkiyse insanlar. Zaten genellikle her şey insanın suçudur.

Ama ben hiç kimseye hiçbir zarar vermedim ki. Şöyle bir düşünüyorum da... Hayır ya ben kimseye kötü bir şey yapmadım.
Bak ne diyeceğim: Düz mantığın himayesine sığınıyorum...

O HALDE BEN İNSAN DEĞİLİM..!


(Harflerin Etkisinde)

26 Eki 2013