İÇ NEFES
O bir çay istemişti, trenin içinde
Biz tren yolcusuyduk, çölün içinde
Ben yalnız kalmıştım, senin içinde
Oysa kaç kişinin yerine sevmiştim seni!
Aşkı geçtik, gözlerini açabilirsin
O bir dile sığınmıştı, sözü içinde
Yolu yoluma çıkmıştı, çölü içinde
Ben eski kalmıştım, senin içinde
Oysa kaç çocuğun yerine övmüştüm seni!
Düşü geçtik, kendine bakabilirsin
O bir bende kırılmıştı, hayli içimde
Issız otağ kurulmuştu, canım içinde
Oysa kaç bahçe yerine açmıştım seni!
Kimi geçtik, kimseye sorabilirsin
(Haydar Ergülen)
Hecelediğim günler en çok bunu iç sesi olanlar anlar
sanmıştım…”Gece” bunun için güzeldi. Bu şiir ben okuduğum için güzel, sesimle
güzeldi, güzel yazıldığını ben anlamıştım, yazan benim okuduğumu anlayamadı.
Yalnız değilim mi saymıştı yok sayarken aynı heceleri, aynı
iç sesi, aynı duyuşu. Aynaya bakmak mı korkutmuştu, aynanın söylediği mi
ürkütmüştü yarına doğru, bilinmeyecek. Hiç okunmadan mı çizilmişti o şiir,
okurken bakmak ve görmek eylemleri anlamakla çakışmamış mıydı? Anlamak doğru
anlamla buluşmayı mı başaramadı… Bilinmez… GEÇTİM.
“ben sizden de geçtim, görmediniz mi?
………
Gördüm, halka halka büyümüştü yalnızlığınız.”